03 Şubat 2019

FİGUERES DALİ MÜZESİ

SÜRREALİST BİR GEZİ FİGUERES SALVADOR DALİ MÜZESİ

“Her sabah uyandığımda müthiş bir zevk duyuyorum. Salvador Dali olmaktan hoşlanıyorum, kendi kendime hayranlıkla, Bu Salvador Dali bugün nasıl bir olağanüstülük yapacak? diye soruyorum”   Salvador Dali.
 

Salvador Dali’yi bilmeyen yoktur uzun yukarı kıvrık bıyıkları, deli deli bakışları, metrodan karınca yiyenle birlikte çıkarken ki fotoğrafı ve tabi ki biricik aşkı sevgili Gala’sı, hayatı şov olan bu sürrealist ressamın memleketi İspanya Figueres’teki müzesini gezdik, gerçekten etkileyici, tam Dali’ye yakışacak cinsten bir müze.

Barcelona’dan trenle Figueres’e yaklaşık iki saat süren ve InterRail biletimizle ücretsiz olan tren yolculuğumuzdan sonra Figueres tren istasyonunda indik. Figueres küçük bir yer, müzeyi bulmak zor olmuyor yönlendirme tabelaları da var. İstasyondan çıkınca yukarı hafif bir tırmanıştan sonra görmemenizin mümkün olmayacağı şatafatlı garip gurup bir bina sizi selamlıyor. Dünyanın en büyük sürrealist nesnesi olarak adlandırılan bu bina, 1960’da İspanya iç savaşında bombalanmış bir tiyatro binasıymış, 1974’te belediye meclisi tarafından Dali’ye verilen yanmış ve harap olmuş bu tiyatro binası yeniden inşa edilmiş. 1989’da hayata gözlerini yuman Dali, kendi müzesini tasarlamış, görmüş şanslı bir ressam. Birçok Dali eserlerini görme imkanınız var bu müzede. Dış cephesinde devasa yumurtalar ve ekmek somunları beni heyecanlandırmıştı.

Hemen giriş bölümüne yöneldik Dali müzesi ve mücevher müzesi için biletlerimizi aldık iki kişi için 28 Euro’ya, içerisi tamamen Sürrealizm kokuyor. Toplamda 22 odanın olduğu müzeyi gezmek çok eğlenceli, bazı odaların farklı isimleri var, Bütün Bilmecelerin Kulesi, Amerikan Şiiri, Rüzgar Sarayı gibi.

Girişte lobiyi geçtikten sonra karşınıza kocaman bir bahçe çıkıyor, üzeri açık yuvarlak alanın duvarlarında altın renkli heykeller yerleştirilmiş, geriye kalan duvarın çoğu sarmaşık kaplı. Mekanın büyüklüğü ve figürler çokça etkileyici görünüyor. Ortada siyah bir Cadillac araba ve arabanın üzerinde; tombul, ellerini sağa ve sola doğru açmış, sol elinde çiçek sağ elinde yumurta ve kolunda yumurtaya uzanan bir yılan olan kadın figürü dikkat çekiyor. Başında savaşlarda kullanılanlara benzeyen bir başlık, boynunda zincir ve göğüs uçlarında benim tüy öbeğine benzettiğim kütleler var. Hiçbir şeyi yadırgamayınız burası sürrealizm kokuyor demiştim. Hemen arkasında uzun bir sütunun üzerinde sarı renkli bir tekne görüyoruz altında mavi suların akışını veren su damlaları var sanki tekne az önce çıkarılmışta sütuna yerleştirilmişçesine. Cadillac’ın içinde Elvis Presley’e benzeyen üzerini sarmaşıkların kapladığı bir model oturtulmuş, arabaya bozukluk atarsanız kırılmış gibi duran yan penceresinden içeri baktığınızda arabanın içine yağmur yağdığını görebilirsiniz.

Buradan tavanında camdan kubbesi olan yine büyükçe bir alana geçtik, duvarın biri camlarla kaplı az önce bahsettiğim bahçeye bakıyor. Karşı duvarında ise Dali’nin büyükçe bir resmi var, resmin üzerinde kırmızı tiyatro perdesi yerleştirilmiş, binanın önceden tiyatro olduğunu düşünecek olursak Dali’nin resmide o an bize bir gösteri sunuyor olabilir mi? Sağ ve solda müzenin farklı odalarına geçiliyor, yine bu duvarların birinde birkaç heykel ve pikselleştirilmiş Abraham Lincoln’un portresi, portrenin ortasında Akdeniz’i seyreden Gala var. Başımızı yukarı kaldırdığımızda Michelangelo’nun “Adem’in Yaratılışı” eserindeki o ünlü Adem ve Tanrı’nın elini bir kesit halinde duvara montelenmiş görüyoruz ama tabi ki Dali’ce değişikliklerle birlikte. Yine duvarda birkaç tane Michelangelo’dan esinlenilmiş figürler var, müzenin farklı yerlerinde Michelangelo etkisini yine gördük mesela Musa heykelinin aynı boyutlarda bir kopyası var ve hemen üzerinde duvara asılı bir ahtapot.

Tavanı cam kubbeli alandan sola yöneldiğimizde bir odaya geçtik. Hazine Odası diye adlandırılan bu odada Dali’nin hazinesinin bir parçası olan eserleri var. Duvarları kırmızı kumaşla kaplı odada ışıklar tabloların üzerinden geliyor, bu benim için önemli, neden? Çünkü ben bir buçuk metre olduğumdan çoğu müzede ışıklandırmadan ötürü eserleri çok iyi göremiyorum tablolar parlıyor, açımı değiştirerek baktığımda da resme tam karşıdan bakma zevkinden mahrum kalıyorum. Çoğu kısa insan ya da müze gezer çocuklar bence benimle birlikte bu sıkıntıyı çekiyordur.

Hazineye dönecek olursak, “Soft Self Portrait with Grilled Bacon”, yani domuz pastırmalı bir oto portresini bizlere sunan Dali, evet biraz garip ama garip kelimesi bu çılgın adam için normal kelimesinden daha normal. 1941 tarihli bu tuval üzerine yağlı boya tablo çok büyük değil 61x51 cm boyutlarında.

Odada bulunan ve mitolojiyle de bağlantısı olan 1949 tarihli “Leda Atomica” tablosu yine tuval üzerine yağlı boya 61x43 boyutlarında. Mitolojiyle bağlantısı ne derseniz, Leda mitolojide Aitolia Kralı Thestios’un kızı ve de Sparta Kralı Tyndareos’un karısıdır. Bir gün Zeus onu bir kuğu kılığında baştan çıkarır, bu baştan çıkarmanın meyvesi de Güzel Helen’dir. Zeus’un hayvan kılığına girip kadınları baştan çıkarması mitolojide sıkça karşımıza çıkar, mitoloji işlediğimiz derslerde de bize artık yeter Zeus’cuğum dedirtmiştir. Resme dönecek olursak, eşi Gala’yı ve bir kuğuyla resmetmiş olan Dali, atom parçacıklarının birbirine değmemesinden esinlenmiştir. Resimde Gala kuğuya tam dokunmuyor, Gala’nın altında duran kitaplardan oluşmuş kaide de yine parçalar halinde ama birbirlerine değmiyor. Gala’da tam olarak kaideye oturmuş değil. Tutamadım kendimi tamam burada bırakıyorum sıkmayayım sizi. Odadaki tüm eserleri yazamayacağım son olarak yine Gala’yı realist olarak çalıştığı “Galarina” adlı bir portresinin varlığından söz edip odadan çıktık. 

Buradan çıktıktan sonra az önceki cam kubbeli alana geri dönüp oradan geçtik tam karşıda iki merdiven var biri zemin kata diğeri birinci kata çıkıyor. Zemin katta Fishmonger’s Hall balıkçıların salonu adlı salonda yine Dali’nin eserleri var. Dali D’Or odasında Dali’nin çizimleri ve Crypt odasında Dali’nin mezarı bulunmakta. Odalara giden koridorlarda boş değil tabi ki, Dali’nin grafik işleri ve yerleştirmeleri ve ressam Evarist Valles’in çalışmaları var. Bu kattan da birinci kata geçilebiliyor. Birinci katın koridorunda da Dali’nin heykelleri ve yerleştirmeleri var.

Her yerde gördüğümüz o Mae West’in yüzünün olduğu Mae West Room bu katta. Mae West Amerikalı tiyatro ve sinema sanatçısı, 1930’ların cinsellik simgesi olmuş.1974’te yapılan bu yerleştirmeden önce Dali 1935’te, hayran olduğu kadının yüzünü bir oturma odası olarak resmettiği “Mae West’in Çehresi” adlı tablosunu yapmış.

Dudaktan bir koltuk, burundan bir konsol, iki adet çerçeveden gözler ve perdeden sarı saçlar. Evet Mae West’in yüzü bir odada. Önceden bu alana giriş varmış dudaklara oturabilir burunu inceleyebilirdik ama artık sadece bakılabiliyor. Odaya girdiğimizde bir merdivenin başında sıra bekledik biraz. Yüze yukarıdan bakmak için büyüteç konmuş merdivenin yukarısına, baktıktan sonra da merdivenden inip odadan çıkabiliyorsunuz. Müzedeki her şey garip olduğundan hiçbir şeyi sorgulamadan yapıyorsunuz. Bizde merdivenden çıktık büyük büyüteçten Mae West’in seksi yüzüne baktık, eğlenceli miydi? Evet. Yavuz Alim için büyüteçten bakıldığında tam olarak bir yüz görmek mühendisliğin işin içine girdiği an olduğundan daha bir keyifliydi. Merdivenden aşağıya inince yüzü oluşturan mobilyalara da inceleyip sonra odadan çıktık.

İkinci kata giden bir koridora çıktık. Dali’nin yakın arkadaşı olan ressam Antoni Pitxot’a ait eserlerin olduğu koridordan geçerek Dali’nin özel koleksiyonunun olduğu üçüncü katı da gezdikten sonra birinci kata geri döndük.

Birinci katın ikinci kısmında sekiz oda bulunmakta isimleri yine garip olan bu odalarda Dali’nin resimleri, heykelleri, yerleştirmeleri ve optik yanılsamalar yaparak oluşturduğu çalışmaları var.

Odaları gezdikten sonra müze mağazasına uğradık, müze mağazaları benim en büyük keyfim, kendimi kaybediyorum. Her şey mi çok güzel olur derken, Dali Müzesi ne yaptın sen böyle çok çok çok pahalıydı. Ürünler ya ipek üzerine baskı ya da gümüş takılar gibi maliyetli eşyalardı. Kitap, defter bardak gibi ürünler de vardı ama Çankaya’da baskıcıda yaptırabileceğimiz şeyler olduğundan yüke gerek yok dedik. Kalem koleksiyonum için bari bir kalem alayım dedim oda öyle kötüydü ki plastiği elimde kalacak bir şeydi, milyoncuda satılsa kimse yüzüne bakmaz müzede kapış kapış. Tek ucuz olan şey kalem olmasının da etkisi olabilir tabi, bir foto alıp koşarak uzaklaştık.

 

Müzeden çıktıktan sonra sağa dönüp biraz ilerleyince mücevher müzesine girdik, en başta müze biletlerini alırken ikili bilet almıştık.

Bu müzede Salvador Dali’nin 1941 ve 1970 yılları arasında dizayn ettiği ve resimleyip tasarladığı orijinal 39 mücevheri, kağıt üzerine çizim ve resimlenmiş 27 tasarımı yer alıyor. Resimlerinden yola çıkarsanız mücevherlerinde ilginç olduğunu düşünebilirsiniz. Altın, gümüş ve elmas, zümrüt, yakut, safir, akuamarin gibi değerli taşlardan yapılmış bu mücevher tasarımlarının içinde dudak, göz, telefon, erimiş saatler, portreler gibi farklı imgeler var. Dali mücevher tasarlamayı da resim yapmayı sevdiği kadar sevdiğini söylemiş.

Gözlerimiz kamaşaraktan gezdiğimiz mücevher müzesi de bitince dışarıya çıktık. Parlaklığı normal olan yerdeki taşlara basaraktan Figueres’in sokaklarından yürüdük. Müze çıkışına yakın bir hediye dükkanı görünce hemen girdik içeri, belki müzede çok pahalı olan şeylerin burada benzerlerinden görebiliriz diye. Ama sadece eriyen saatlerin kol saati olarak tasarlanmış halini gördük ona da çok uçuk bir fiyat söylediler onun dışında bardak tişört gibi sıradan şeyler vardı. Çıkıp yürümeye devam ettik ki acıkmışız yemek yiyecek bir yer bulup yedikten sonra yine İnterRail biletimiz sayesinde ücretsiz olan Figueres – Barcelona 15:58 trenine binip Barcelona’ya döndük.

Dali Müzesi içerisinde 360 Sanal Tur da yapılabiliyor. 

Gezinin ulaşım planı ve maliyetleri ayrıntılı bilgi için; Figüeres Salvador Dali Müzesi Ulaşım ve Maliyet

Ben bu deli adamı çok sevdim derseniz de Salvador Dali ile ilgili yazıya, film ve kitap önerilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Yazan: Aylin K. I.

 

Son Eklenenler

AVARE TANRI
KİTAPLARLA SANAT

AVARE TANRI

  •  693
  •   0
  • 17 Ekim 2023
DUMANKARA
KİTAPLARLA SANAT

DUMANKARA

  •  585
  •   0
  • 06 Ağustos 2023
DUL BAYAN BASQUİAT
KİTAPLARLA SANAT

DUL BAYAN BASQUİAT

  •  1082
  •   0
  • 08 Nisan 2023
SWATCH SANAT 2023
SANATSAL HEDİYELER

SWATCH SANAT 2023

  •  726
  •   0
  • 31 Mart 2023
PTT KİŞİSEL PUL
SANATSAL HEDİYELER

PTT KİŞİSEL PUL

  •  2801
  •   1
  • 30 Mart 2023
HAYAL VE HAKİKAT
KİTAPLARLA SANAT

HAYAL VE HAKİKAT

  •  791
  •   0
  • 02 Ocak 2023
KUSAMA ÇİZGİ ROMAN
KİTAPLARLA SANAT

KUSAMA ÇİZGİ ROMAN

  •  841
  •   0
  • 10 Aralık 2022
SCHİELE YAKICI BEDEN
KİTAPLARLA SANAT

SCHİELE YAKICI BEDEN

  •  823
  •   0
  • 10 Aralık 2022
ALOŞNAME
KİTAPLARLA SANAT

ALOŞNAME

  •  1034
  •   0
  • 03 Eylül 2022
BİYOGRAFİK VAN GOGH
KİTAPLARLA SANAT

BİYOGRAFİK VAN GOGH

  •  1346
  •   0
  • 20 Temmuz 2022
KIYIDA TEK BAŞINA
KİTAPLARLA SANAT

KIYIDA TEK BAŞINA

  •  894
  •   0
  • Dün;
BETÜL ATLI PLAK KAPAKLARI
SANATLANDINIZ

BETÜL ATLI PLAK KAPAKLARI

  •  1111
  •   0
  • 15 Temmuz 2022

1 Yorum Atıldı

Gülşen

09 Şubat 2019

Yazınızı okurken kendimi bir rehber eşliğinde müzeyi geziyor gibi hissettim fotoğraflarda çok harika Elinize emeğinize yüreğinize sağlık Çok teşekkür ederim

Yorum Yap

BİZİ İNSTAGRAMDA TAKİP EDİN

Instagram