DEGAS VE KÜÇÜK DANSÇI
“Kalbimi pembe saten bir ayakkabıya hapsettim.” Edgar Degas
YKY ON DÖRT YAŞINDAKİ KÜÇÜK DANSÇI
VE MİNİKLER İÇİN DEGAS VE KÜÇÜK DANSÇI KİTABI
Dansı resimlerine aktaran Fransız ressam Edgar Degas (19.07.1834-27.09.1917) balerin resimleriyle bilinir. Ancak onun birçok heykeli de bulunmakta. Bunlardan en ünlü olanını birkaç yıl önce Montmartre’da gezerken bir dükkânda Degas’nın La Petite Danseuse heykelciğini almıştım. Sanat tarihi dersinde gördüğümden beri etkiler beni bu küçük kız. Hikayesini ve heykel sergilendiğindeki aldığı tepkileri okuduğumda daha da ilgimi çekmişti. Şimdilerde kitaplığımda duruyor ve her baktığımda hissettiklerimin tamda aynısını hisseden Camille Laurens’in yazdığı Yapı Kredi Yayınları’ndan On Dört Yaşındaki Küçük Dansçı kitabı geçen ay taze çıktı. Kitabın yazılış tarzını çok sevdim, Degas’dan ziyade, heykele modellik yapan o küçük kıza odaklanıyor. “Dünyaca ünlü biri, peki ama kaç kişi onun adını biliyor? Suretine Washington’da, Paris’te, Londra’da, New York’ta, Dresden ve Kopenhag’da hayranlıkla bakılıyor, peki ama mezarı nerede?” (s.9)
Adı Marie Genevieve Van Goethem olan ailesi yoksul bu küçük kız 1880’li yıllarda Paris operasında balerin olarak dans ediyor. On iki yaşındayken Degas’ya modellik yapıyor. Modelliğin ve dansın dışında da işler yapmak zorunda çünkü geçimlerini ablasıyla birlikte sağlıyorlar. Bu işlerin içinde fahişelik ve hırsızlıkta var. Dönemin balerin anlayışı bugünkünün aksine saygınlıktan uzak, sefillik içerisinde. Dansçıların hayatlarının zorluğunu şu satırlarla betimlemiş Laurens "…Henüz on beşine geldiklerinde çoğu alkolik olmuştur bile -operanın fuayesinde birileriyle birlikte sarhoş olmak cezbedicidir- diğerleriyse tüberkülozdan hayata veda eder. Küçüklerin sınıfında çocuklar hala nispeten neşeli ve uyanıktır ama ergen olur olmaz bakışları anlamsızlaşır ve kaderine boyun eğmiş bir mizaca sahip olurlar, çocukluklarını yaşamadan fuhuşa başlarlar.” (s.25) Hayatı çileli geçen Marie’nin modellik yaptığı Degas heykeli ise sergilendiğinde çok feci yorumlar alır. Ucube, eciş bücüş, zevksizlik, iğrenç, bir maymun gibi korkunç yorumlar alsa da Degas daha sonra da bu heykelin üzerinde çalışmaya devam eder. Kuşkusuz balerinlerin o dönemdeki etiketleri sebebiyle sergiye gelen aileleri ve belki de operanın müdavimi olan beylerin sergi salonunda görmek isteyeceği son şeydir. Bal mumundan yapılan, gerçek balerin potinleri ve tütüsü giyen bu heykel döneminde ve sonrasında oldukça ses getirmiş. Degas balerinleri dönemin algısı güzellikleri ya da cinsellikleri ile değil, geçim sıkıntısıyla mücadele eden yorgun ve halsiz yalnız kızları resimler. Kitap tüm bunların yanında Marie’nin yani o on dört yaşındaki küçük dansçının hayatına, Paris Operasının kulislerinin perde arkasına, dönemin ahlak, gerçeklik ve güzellik algısına, Degas’nın balerinlere bakışına ve dönemsel ilginç tespitlerle eseri irdeliyor ve bunu yaparken yazar sözünü hiç sakınmıyor. Ben ilgiyle okudum sizde de keyifli okumalar diliyorum.
Ek olarak miniklere de bir kitap tavsiyem olacak Degas ve küçük dansçı ile alakalı. İçerisindeki CD de sesli anlatımla birlikte, Pearson etiketi ile Laurence Anholt- Degas ve Küçük Dansçı kitabı. Hikâye tabi burada oldukça naif işlenmiş. Keşke gerçek hayatta da böyle olsaydı. Marie’nin en büyük hayali Paris Operasında büyük bir balerin olmak, annesi ona balerin kostümleri dikiyor, heykel sergilendiğinde annesi ile sergiye gidiyor ve bu benim anne diyor. Marie’nin hayatı bundan çok farklı olmuş ama en azından kardeşi Louise-Josephine saygın bir bale öğretmeni olabilmiş. Çizimleri ve hikayesi ile keyifli bir kitap.
Yazan Aylin K.I.