RÖNESANS ŞEHRİ FLORANSA | Yeryüzünde Beyaz İzler
25 Şubat 2020

RÖNESANS ŞEHRİ FLORANSA

RÖNESANS’IN DOĞDUĞU ŞEHİR FLORANSA

Floransa Akademisi Galerisi, Uffizi Galerisi, Museo dell Opera del Duomo Müzesi, Aziz Giovanni Vaftizhanesi, Floransa Katedrali, Medici Şapeli, Santa Maria Novella Bazilikası, Pitti Sarayı ve Boboli Bahçeleri, Michelangelo Meydanı

Bol sanatlı ve bol yürümeli Floransa gezimiz dopdolu geçti, Rönesans’a gidip tarihte bir gezindik geldik. Rönesans demişken; yeniden doğuş anlamına geliyor kelime. Aydınlanma, insanı merkeze alan bir yaklaşım var bu dönemde. Sanatsal anlamda antik döneme öykünme ve mitolojik konu seçimleri görülüyor. Heykeltıraş ve ressam Michelangelo, ressam ve mühendis Leonardo da Vinci ve İlahi Komedya’nın yazarı Dante bu şehirde yetişmiş sanatçılar ve her yerde onların izlerini görmek mümkün.

İnterrailimizin ikinci durağı olan Floransa’ya Roma’dan tren ile geçtik. İnterrail biletimizin indirimi sayesinde iki kişi için 20Euro’ya hızlı tren biletimizi aldık. Aslında interrail bileti ile hiç ücret ödemeden de gidebilirdik ama zaman bizim için önemli olduğundan hızlı tren seçtik. (Tren kullanımları ile ilgili aklınızda bir soru varsa RailPlanner Kullanımı yazımıza göz atabilirsiniz.)

Hızlı tren demişken, gerçekten hızlı idi, ara ara kulaklarda basınçtan ötürü tıkanmalar oldu. Bolca tünelden geçtik, yollar hep yemyeşildi, ara ara ayçiçek tarlaları gördük çok güzeldi, tren camından izlediğim her manzara güzeldir benim için. Çıkarttım günlüğümü yazmaya başladım. Yol yazıları ne güzel, yaşaması ayrı yazması ayrı keyifli. Tren ekranında şu an 250km hızla gittiğimiz yazıyor, gökyüzü mavi hafif pofuduk bulutlar var her yer yeşil arada sarı ayçiçek tarlaları canlılık katıyor, iyice tablolaşıyor tren camının vizörü, diye yazmışım mesela.

Keyifli bir yolculuktan sonra trenden indik şehir merkezi için otobüsü bulup atladık. Roma’dayken ayarladığımız hostel şehir merkezine çok yakın, aslında çok yakın değil direkt şehir merkezinde. Floransa Katedrali’nin önünden geçiyoruz eve giderken ve bu o kadar hoşuma gidiyordu ki. Hostel seçimimiz gerçekten büyük bir şansımız oldu, konumdan bularak hostele vardık, diğer tüm hostellerde olduğu gibi zili çaldık içeri alındık. Eşyalarımız servis asansörü ile yukarı çıktı bizde merdivenlerden. İçeri girince bizi Caesar karşıladı, hayatımda bu kadar pozitif bu kadar sakin biri görmedim. Sezar bize odamızı gösterdi ve sonra masasının karşısına oturttu bizi sakince anlatmaya başladı sesi çok huzurlu ve kelimeleri tane tane söyleyerek konuşuyordu. Ben içimden diyorum ne oluyor yav şimdi bu adamı mı dinleyeceğiz ne anlatacak zaman gidiyor hemen gezmeye başlamalıyız. Baktım Yavuz Alimde de aynı ifade var birbirimize bakıp güldük. Sonra genel konuları geçerek Sezar bize müze girişlerinden anlatmaya başladı evet işte burada dikkatimizi çekti. Müzelerin ve katedrallerin bölümlerinin giriş saati farklıymış, bize biletleri istersek ayarlayabileceğini söyledi. İnternet sitesini açtı gitmek istediğimiz müze ve katedrallerin bizim için kendi kredi kartından rezervasyonlu bilet aldı, bizde ona nakit olarak ödemesini yaptık aynı tutarda. Gerçekten de gezmeye başlayınca anladık ki her yerde bu ince ayrıntıyı bilmeyen turistler saatlerce kuyrukta bekliyor. Biz kuyruk beklemeden biletimizle giriş yaptık rezervasyonlu girişlerden. Thanks Caesar and Happy Hostel.

Hemen üzerimizi değiştirip çıktık hostelden, karnımız dehşet açtı ve Floransa Katedrali manzaralı bir restorana oturduk. Lazanya ve soslu makarna siparişi verdik gelmesini beklerken yanımıza Türk bir çift oturdu. Merhaba dedim, aa merhaba dedi. Yemeklerimiz gelene kadar konuştuk. Tur şirketiyle gelmişler ve memnun değillerdi, rehber her gittikleri yerde şehir merkezine bırakıyor saat veriyor gidiyormuş. Kendi kendilerine gezemeyip hiçbir müze ya da turistik yer göremeden şehir merkezinde dolanarak geçiyormuş gezileri. Biz kendimiz geziyoruz deyince çok zor olur dediler, aslında değil dedik. Hakikaten de değil canımız ne isterse planımızı hazırlıyor ve geziyoruz. Yemeklerimizi yiyip hemen ilk durağımıza gitmek için yola koyulduk.

Sezar’ın yardımı ile aldığımız biletle uzunca bir kuyruğu geçerek ilk durağımız olan Galleria Dell Accademia (Floransa Akademisi Galerisi)’ya girdik. Burası benim için çok önemli çünkü güzel sanatlar lisesinde okuyanlar beni çok iyi anlayacakları üzere, ilk aşkımız David burada. Michelangelo’nun eserlerinden birkaçı ayrıca Antik Yunan ve Roma eserlerini ve Rus ikona resimlerini barındıran müze için ayrıntılı yazı buradan: Galleria Dell Accademia - Floransa Akademisi Galerisi

İkinci durağımız ise Uffizi Gallery, Floransa’nın merkezi olan Signoria Meydanı’na (Piazza della Signoria) geçtik. Meydanın ortasındaki havuzda Neptün yani Poseidon yani Yunan Deniz Tanrısı heykeli bulunuyor. Bu havuzdaki Neptün’ü mimar ve heykeltıraş Bartolomeo Ammannati yapmış. Rivayete göre Michelangelo Ammanati’ye ah be yazık ettin mermere tadında bir şeyler söylemiştir.  Poseidonun arkasında sağdaki binayı dehşetle hatırladım Palazzo Vecchio. Hannibal filminde Dr. Hannibal’ın dedektif Pazzi’yi bağırsakları dışarda kalacak şekilde kesip sallandırdığı sahne belirdi gözümde.

Yapımı 1299’a dayanan Floransa Belediye binası olan bu bina mimar Arnolfo di Cambio tarafından yapılmış. Kale gibi duvarları ve uzun saatli kulesi ile dikkatinizi çekecektir hemen. Güzel sütunları ve önündeki görkemli heykeller ile Loggia dei Lanzi ya da Loggia della Signoria binası da hemen Vecchio Sarayı’nın karşı çaprazındaki heykeller de yine o filmde güzel karelerle gösterilmişti. Uffizi için bu iki binanın arasından geçerek müzeye giriş yaptık, tabi ki sıra beklemeden rezervasyonlu biletimiz ile. Kısaca Rönesans’ın Hazinesini barındıran müzede Botticelli, Michelangelo, Leonardo da Vinci, Caravaggio, Uccello, Francesca Tiziano gibi birçok ünlü sanatçının eseri bulunuyor. Mutlaka ama mutlaka görülmesi gereken bir müze, tabi kendinize de dikkat edin çünkü burada farklı yıllarda sanat eserine bakarken bayılanlar ve kalp krizi geçirenler oldu. Ayrıntılı yazımız için Rönesans’ın Hazinesi Uffizi Galerisi yazımıza bakabilirsiniz.

Müzeyi gözlerimiz şenlene şenlene gezdikten sonra çıktık, acıkmışız, ara sokakta bir kuyruk gördük baktık dükkana Osteria All Antico Vinaio bizde merak edip girdik kuyruğa. Bana biraz ağır geldi ama genel olarak lezizdi, ekmek arası salam jambon peynir ve yanında şarap. Ekmekler bizim yuvarlak gobit ekmeğe benziyor, salamlarda neredeyse ben kadardı, kocamanlar ama incecik kesiyorlar. 2 ekmek arası 10, şarap 2 Euro idi. Ekmeklerimizi herkes gibi sokağın bir köşesinde atıştırdıktan sonra yürümeye devam ettik, nehir kenarından yürüyerek burada meşhur olan Ponte alla Carraia köprüsünün kenarındaki dondurmacıya geldik. Hemen kaptık iki külah kocamanından, ikisi için 10 Euro.

Köprünün üzerinde oturup dondurmalarımızı yedik manzaraya bakarak çok keyifli geldi nasıl yorulmuşuz sabahtan beri ayaklarım su toplamış zaten artık düz yürüyemiyorum. Otele yavaşça yürüdük, akşam ayrı bir güzel Floransa. Hostele varınca uyuduk diyemem direkt olarak sızdık.

İkinci gün için sabah erkenden kalktık, yeni yerler için enerjimizi topladık uykuyla, sabah kahvaltısı geldi odamızda atıştırdıktan sonra hemen çıktık. İlk önce Museo dell Opera del Duomo’ya girdik, burada Donatello’nun Magdalalı Meryem heykeli mükemmel, bence kesinlikle görülmesi gerek. Bunun dışında da tabi ki görülecek pek çok şey var bunun için ayrıntılı yazımıza bakabilirsiniz. Museo dell Opera del Duomo Müzesi

Buradan Aziz Giovanni Vaftizhanesi’ne geçtik. Şehrin en eski binalarından olan bu vaftizhane de kimler kimler vaftiz olmuş; mesela İtalyan şair Dante gibi. Ayrıntılı yazı için tık tık. Aziz Giovanni Vaftizhanesi

Buradan çıktıktan sonra Floransa Katedrali’ne geçtik. Zaten şehirde her yer birbirine çok yakın. Rezervasyonumuz 12:30’daydı ama biz çeyrek geçe girdik. İçerisi muazzam büyüklükte. Kubbe için 600 iniş ve 600 çıkış yaparak 1200 merdiven adımlamış olduk. Kubbenin iç kısmında çember şeklinde bir balkon var buradan hem katedralin içini yukarıdan, hem de tavanını yakından görme şansınız var. Güzel bir deneyim oluyor, bizim yanımızda opera dürbünlerimiz olduğundan daha ayrıntılı inceleme şansımız oldu. Eğer imkanınız varsa temin edin derim böyle gezilerde ayrıntılar için güzel oluyor.

En tepeye tırmandığımızda ise terasa çıktık nasıl güzel. Tüm Floransa ayaklarımızın altında, şehirlere böyle yüksek yerlerden bakmak çok güzel oluyor bence. Dokusunu görmek, tavanlarını incelemek, uzaklaşan şehir siluetine bir göz gezdirmek. Sıcacık güneş ılık bir rüzgar aylardan ağustos Floransa nasıl güzelsin.

Şehrin eski kokan siluetine veda edip inişe geçtik. İnerken yine iç balkona uğrayıp tavanı biraz daha izledik. Çıkınca pizza atıştırdık çevredeki pizza restoranlarının birinden. Enerjimizi aldıktan sonra da Medici Riccardi Sarayı’nın yolunu tuttuk. Saray Floransa’nın zengin ve etkin ailelerinden Medici’lere ait. Bankacılık yapan ve sanat hamiliği ile tanınan aile sanata çok düşkündü. Dönemin sanatçılarını destekler ve himayeleri altına alırlardı. Sarayın bahçe kısmını gezdikten sonra San Lorenzo Bazilikası’nda bulunan Medici Şapeli ’ne de 6 Euro vererek girdim. Buraya sadece ben girdim Yavuz Alim dışarıda beni bekledi. Burada mükemmel heykeller yer alıyor mesela bir tanesi de Rönesans’ın en güçlü isimlerinden biri olan Michelangelo’nun Musa heykeli. Rivayete göre Michelangelo heykeli tamamladıktan sonra üzerine çekiç atarak neden konuşmuyorsun diye hiddetlenir, çok sanmıyorum ama neyse. Yazı çok uzuyor o yüzden müzeleri ayrı alıyorum. Yine tık tık. Medici Şapeli

Ve sanat tarihi derslerinde gördüğüm ve merak ettiğim Santa Maria Novella Bazilikası’na geçtik. İki kişi için 10 Euro bilet ücretini ödedikten sonra içeriye girdik. Burada benim çok görmek istediğim Masaccio’nun bir freski vardı, bir zamanlar senin olduğun kişiydim ve sen benim olduğuma dönüşeceksin yazıyor resmin altında bir iskeletin üzerinde. Yine bunun içinde yazımıza bakabilirsiniz.

Bitti mi tabi ki hayır, bunların hepsini nasıl yaptınız derseniz, minimum uyku ve yemekle, bol merak ve yürümekle diyebilirim. Buradan Pitti Sarayı’na ve ah o gez gez bitmeyen Boboli Bahçeleri’ne geçtik. Botanik bahçeleri, mimari eserler ve heykellerin bulunduğu bahçe oldukça büyük sıkı bir yürüyüşe hazır olun. Pitti Sarayı ve Boboli Bahçeleri

Son durağımız olan Michelangelo Meydanına çıktık, bol merdivenli bir yürüyüşten sonra şehre yine yukarıdan bakan güzel bir manzara ve gün batımı ile ödüllendirdik kendimizi. Ara ara Türk gezginlere de rastlıyoruz özellikle şehrin böyle ünlü mekânlarında. Güneşi uğurlayıp güne veda ettikten sonra çıktığımız merdivenleri inişe geçtik. Acıktığımızdan dün yediğimiz Antico Vinaio’ya uğradık. Bu sefer etsiz peynirli bir şeyler aldık şarapla birlikte. Günün yorgunluğunu bir nebze de olsa attık.

Evet, burada bitiyor dolu dolu Floransa maceramız. Biz sonrasında tren ile Pisa’ya geçtik gelinlikli fotolarımızı almak için. Floransa bol sanatlı ve bol müzeli harika bir şehir. Rönesans’ın dâhileri onların atölyeleri, hamileri, yazarlar, şairler, ressamlar mimarlar İtalya’nın kalbinin sanatla attığı şehir, hoşça kal tekrar geleceğiz umuyorum ki…

Yazan Aylin K.I.

Son Eklenenler

GAZİANTEP
GAZİANTEP

GAZİANTEP

  •  2186
  •   0
  • 19 Şubat 2022
SALZBURG
AVUSTURYA

SALZBURG

  •  1627
  •   0
  • 20 Nisan 2021
ZAGREB
HIRVATİSTAN

ZAGREB

  •  1465
  •   0
  • 10 Nisan 2021
PRAG
ÇEK CUMHURİYETİ

PRAG

  •  3975
  •   0
  • 26 Nisan 2020
KRAKOW
POLONYA

KRAKOW

  •  1732
  •   0
  • 22 Nisan 2020
AMSTERDAM
HOLLANDA

AMSTERDAM

  •  2130
  •   0
  • 19 Nisan 2020
AMSTERDAM BİTPAZARI
HOLLANDA

AMSTERDAM BİTPAZARI

  •  4745
  •   0
  • 19 Nisan 2020
LJUBLJANA
SLOVENYA

LJUBLJANA

  •  2203
  •   0
  • 14 Nisan 2020
MİMAR SİNAN'IN İZİNDE
TÜRKİYE

MİMAR SİNAN'IN İZİNDE

  •  5183
  •   0
  • 09 Nisan 2020
MOSKOVA METRO
RUSYA

MOSKOVA METRO

  •  6157
  •   2
  • 01 Nisan 2020
MOSKOVA
RUSYA

MOSKOVA

  •  2641
  •   0
  • 28 Mart 2020
EDİRNE GEZİSİ
EDİRNE

EDİRNE GEZİSİ

  •  2696
  •   0
  • 23 Mart 2020

0 Yorum Atıldı

Bu yazı için henüz yorum girilmemiştir

Yorum Yap

BİZİ İNSTAGRAMDA TAKİP EDİN

Instagram